17 Nisan 2015 Cuma

Kitap İncelemesi - 16: Kuşlar Da Gitti - Yaşar Kemal


Kuşlar Da Gitti 
Yaşar Kemal

Kapak Resmi: Abidin Dino
Yapı Kredi Yayınları
79 Sf.

Yazar Hakkında: Osmaniye'nin Kadirli ilçesine bağlı Hemite köyünde 1926 yılında dünyaya gelen Yaşar Kemal (Kemal Sadık Gökçeli), yaşamı boyunca çeşitli eserleriyle edebiyat dünyamıza ışık tutmuştur.

Ortaokulu son sınıfken terk etmek zorunda kalan yazarımız ırgat katipliği, öğretmen vekilliği, kütüphane memurluğu, arzuhalcilik ve traktör sürücülüğü gibi çeşitli işler yaptı. 1952'de ilk öykü kitabı "Sarı Sıcak"ı, 1955'te ise bugüne dek 40 dile çevrilen romanı "İnce Memed"i yayımladı. 
Eserlerinde okuyor değil de izliyormuş izlenimi veren betimlemeleri, şiirsel ve destansı anlatımıyla Yaşar Kemal, Türk ve dünya edebiyatının en önemli isimlerinden biri haline geldi ve dünya çapında Cino Del Duca, Frankfurt kitap fuarı Barış Ödülü'nün de bulunduğu çeşitli ödüller kazandı. Aynı zamanda  Légion d'Honneur nişanı Commandeur payesini aldı.

Geçtiğimiz Şubat aynının 28'inde kaybettiğimiz yazarımızı saygı, sevgi ve özlemle anıyoruz.


Kitabın konusu: Kitap, İstanbul Florya'da yakaladıkları kuşları, "Azat buzat beni cennet kapısında gözet." diyerek cami, sinagog ve kilise kapılarında satmayı meslek edinen çocukların başından geçenleri konu alıyor.

Eski bir İstanbul geleneği olan kuş azat etme, kuş satıcıların renkli renkli kuşları yakalayıp bir kafese koymaları ve belli bir para karşılığında onları özgür bırakmalarıdır. Gökyüzüne salınan her kuşun, onu azat eden kişiyi cennet kapısında bekleyeceği söylenir. 
Türkiye'nin başka şehirlerinden çeşitli sebeplerle İstanbul'a gelen üç gencin geçimlerini sağlamak için
başvurdukları bu yol, değişen İstanbul ile onlar için birer zorluk haline gelmiştir. Artık kimse kuşları azat etmiyor ve zorlukla aldıkları küçük kafesler kuşlarla dolup taştıkça zavallı hayvanlar işkence görüyordur.
Hırsızlık veya haksızlık yapmadan karnını doyurmanın hayalini kuran bu üç genç, meydanda insanlara yalvarıyor, yakarıyor, kuşların böyle yitip gitmesine vicdanlarının nasıl razı geldiğine isyan ediyorlardır. Ancak çocukların yanlarından geçip giden kalabalık ya onları fark etmiyor, ya da hayvanlara işkence ettiği için onlara kızıyordur.

Çaresizlik ve geçim sıkıntısı bu üç sokak çocuğunu adeta kafese kıstırdıkları kuşlara dönüştürüyor ve bu dönüşüm bir toplumun sosyolojik değişimini yazarın şiirsel anlatımıyla biz okuyucularla buluşturuyor.
Kitap Hakkında: : Yazarın usta kalemi sayesinde kitap olmaktan çıkıp bir film gibi gözlerimizin önünde canlanan bu eser, kullanılan imgeler ile yitip giden bir geleneği yeniden hatırlatıyor. Mekanların tasfiri, karakter analizleri ve halkın tepkisi olayları yaşamıza fırsat verirken, Yaşar Kemal'in birçok eserinde üzerinde durduğu etik değerlere olan saygısı ve merhamet duyguları da bizlere eşlik ediyor. 

Son Söz: Bir halkın kendi değerlerini yitirmesi ve bu denli acıklı değişimi karşısında kuşlar bile dayanamıyor ve bizi terk ediyorlar.


"Belki kuşlar çok derin, eski bir içgüdüyle buraya, o zaman kesilmiş olacak olan şu ulu çınarın üstüne, göğüne uğrayacaklar, bir an duraklayıp bir şeyler arayacak, bir şeyleri anımsamaya çalışacak, beton yığını evlerin üstünde küme küme dolaşacak, konacak bir yer bulamayıp bir uzak keder gibi başlarını alıp çekip gidecekler."




25 Ocak 2015 Pazar

Kitap İncelemesi 15: Stefan Zweig - Satranç.



Satranç
Stefan Zweig

Özgün Adı: Schachnovelle
Çeviren: İlknur Özdemir

Kırmızı Kedi Klasikler
93 Sayfa, Ciltsiz

Yazar Hakkında: Küçük yaşlardan beri kültür ve edebiyat dallarına ilgi duyan Stefan Zweig, 1881 yılında Viyana'da dünyaya gelmiştir. Birçok türde eser veren yazar, içinde bulunduğu siyasi rejimden dolayı çeşitli korkulara kapılmıştır ve eserlerinin yakılmasıyla bu korkular tek tek gerçeğe dönüşmüştür. En sonunda ülkeyi terk eden yazar ve eşi, 1942 yılında Hitler rejiminin bu dünyaya sonsuza dek hükmedeceğine inanarak hayatlarına son verir.

Kitabın Konusu: Nasyonal sosyalizm ve faşizme eleştiri niteliğinde yazılmış bir eser olan Satranç'ta, Gestapo tarafından hiçliğe mahkum edilen Dr. B.'nin yaşadığı işkenceye tanıklık ediyoruz. Viyanalı ünlü Avukat Dr. B., manastırların mal varlığını söylemesi için Gestapo tarafından bir otel odasına hapsedilir. Kamp alanlarında görülen fiziksel işkenceden daha farklısı uygulanıyordur onun üzerinde, Dr. B. hiçlikle sınanıyordur. Aylarca bir otel odasında; bir yatak ve yangın merdivenine bakan bir çift kanat pencereden başka hiçbir şey göremeyen avukat, içinde kaybolduğu yokluğun etkisinde bildiği ne varsa itiraf etmek üzereyken birden bir kitaba rastlar.

Aklını kaybetmemesi ve oyalanacak bir şey bulması için ne pahasına olursa olsun o kitaba dört elle
sarılır. Bu kitabın satranç hakkında olması onu bir anlığına hayal kırıklığına uğratsa da, taşları ve tahtası ve hatta bir rakibi bile olmadan kitabın içinde anlatılan satranç hamlelerini ve oyunlarını defalarca zihninde uygulayarak bu işkenceye direnir.

En nihayetinde içinde bulunduğu otel odasından kurtarılır ve New York'tan Buenos Aries'e giden bir yolcu gemisinde, dünyaca ünlü satranç şampiyonu Mirko Czentovic ile yolculuk yaptığını farkeder.

Olaylar, bu iki insanın aynı satranç tahtasında, çekişmeli bir maçın başlamasına sebep olacak şekilde ilerlemeye başlar...

Kitap Hakkında: Oldukça akıcı bir dille kaleme alınan Satranç, bir zamanlar insanlara dayatılan yanlış rejimlerin ne gibi sonuçlar doğurabileceğini biz okuyuculara Stefan Zweig tarafından sunuluyor. Bir yanda hayatta tek becerisi satranç oynamak olan ukala ve insanların sinirlerini bozan bir adam Mirko ve diğer yanda da tek kurtuluşu o olduğu için satranç oyununa mahkum edilmiş bir avukat ve onların amansız mücadelesi... Dr. B.'nin duvarda asılı takvimdeki harflere bile duyduğu o açlık, aslında kitapların ve yaşamın ne kadar kıymetli olduğunu sizlere bir kez daha hatırlatacak.

Kitabın ilk sayfasını çevirmenizle, kapağını kapamanız arasında geçen o küçük zamanı fark edemeyeceksiniz.

"Bize bir şey yapmadılar - sadece mutlak bir hiçliğe soktular, çünkü dünyada hiçbir şeyin insan ruhu üzerinde hiçlik kadar baskı yapmayacağı bilinir."


Şarkımız:


Hepinize keyifli okumalar.

10 Aralık 2014 Çarşamba

Müzik Listesi #4

Paylaşımları istediğim hızda yapamasam da, müzik listelerinin artması beni mutlu ediyor. :> Buyrun bu da dördüncüsü:


  • No Blues - Black Cadillac
  • Michael Jackson - They Don't Care About Us
  • Hoizer - Sedated
  • Band Of Horses - Funeral
  • Sia - Breathe Me
  • Lana Del Rey - West Coast
  • Damien Rice - 9 Crimes
  • Ed Sheeran - Give Me Love
  • The Cranberries - Zombie
  • Björk - Bachelorette

Kitap İncelemesi 14: Canım Aliye, Ruhum Filiz - Sabahattin Ali


Canım Aliye, Ruhum Filiz
Sabahattin Ali

Mektup

Hazırlayan: Sevengül Sönmez
YKY
155 Sayfa, Ciltsiz


Yazar Hakkında: Sabahattin Ali, 25 Şubat 1907'de doğmuş, 2 Nisan 1948'de ölmüş Türk öykücü, şair, öğretmen, yazar ve gazetecidir. Çeşitli yazılarından dolayı hapis hayatı süren Sabahattin Ali, ailesinden uzak kaldığı zamanlarda onlara mektuplar yazmış ve bu mektuplar Canım Aliye, Ruhum Filiz kitabında yeniden derlenmiştir.

Kitabın Konusu: Canım Aliye, Ruhum Filiz kitabı, YKY tarafından 2013 yılında basılmıştır. Sabahattin Ali nişanlı, eş ve baba kimliği ile biz okuyucularla yeniden buluşmuştur. Nişanlısı Aliye ile evlilik hazırlıklarının konuşulduğu mektuplarla başlayan kitap, evlilik sonrası sürekli ayrı kalmak zorunda olan ailenin iletişim çabalarıyla devam etmektedir. Kitap yalnızca Sabahattin Ali'nin gönderdiği mektuplardan oluşmakta ve her mektubun resimli örneği sayfalarda yer almaktadır. Eşi Aliye'ye yazdıkları Osmanlıca olmasına rağmen kızı Filiz'e gönderdikleri Latin Alfabesiyle yazılmıştır.

Mektuplarda geçen kişilerin Sabahattin Ali ile yakınlık dereceleri sayfanın altında küçük notlar ile okuyucuya açıklanmış ve bu da mektuplarda anlatılan konuyu daha açıklayıcı kılmıştır. Başlarda Aliye'ye duyduğu sevginin ağır bastığı mektuplar, zaman içerisinde geçim sıkıntısı ve gelecek kaygısına bırakmıştır yerini. Sabahattin Ali, yazdığı yazılardan dolayı defalarca hapse girmesine rağmen ailesini hiçbir zaman ihmal etmemiş, onların sorunlarına hep ortak olmuştur.

İçinde bulunduğu sıkıntılı durumlarda tutunduğu tek dal ailesi olan sevgili yazar, bunu mektuplarında
sıkça belli etmiş ve sürekli eşi ile kızına duyduğu hasretten bahsetmiştir. Aynı zamanda ailesini bu durumların geçeceğine, huzurlu ve mutlu günlerin yakında olduğuna onları ikna etmeye çalışmıştır.

Aralarındaki mesafe Sabahattin Ali'nin ailedeki kimliğini unutmasına asla sebep olmamış, kızının boyunu, kilosunu, hastalandığı zaman ateşini, ders notlarını ve onun hakkında diğer her şeyi mektuplar yoluyla takip etmiştir. Mümkün olduğunca Aliye ve Filiz Ali'ye yokluğunu hissettirmemeye çalışmış ancak sürekli engeller ile karşılaşmış ve en sonunda 1948 yılında, çok genç bir yaşta öldürülmüştür.

Kitap Hakkında: Canım Aliye, Ruhum Filiz; Sabahattin Ali'yi daha iyi tanıyabilmemizi sağlayan önemli bir eserdir. Kitaplarından aşina olduğumuz naifliği ve düşünceli yapısı, ne kadar karakterli bir insan, aşık bir eş ve iyi bir baba olduğunu bizlere gösteriyor. Özellikle ölmeden önce yazdığı son mektuplarda bile umudunu yitirmeyişi, ailesine olan sadıklığı ama kavuşmalarının az olması insanın içini burkuyor. Ailesine duyduğu bu bitmek bilmeyen hasretin tek iyi yönü ise, geriye böylesine güzel mektupların kalmış olmasıdır.

Son Söz: Sabahattin Ali, Sırça Köşk'te yazdığı öyküleri Aliye Ali'ye gönderip sürekli nasıl bulduğunu, güzel olup olmadığını sormuştur. Keşke ona bugün yanıt verebilsek ve ne kadar güzel yazdığını söyleyebilsek.


"Dünyada hayatın bir tek manası varsa o da sevmektir. Hatta mukabele edilmesini bile beklemeden sadece sevmek. Başka bir insanı bahtiyar edebilmek, kendini bahtiyar edebilmekten daha güç fakat daha insancadır. Bugün böyle düşünenlere saf, hatta enayi derler. Fakat ne derlerse desinler, biz kalbimizin ve kafamızın doğru bulduğu şeyleri etrafın ne dediğine bakmadan yapmalıyız."

"Sen benim yarım kalan tarafımı ikmal edeceksin."

"Doğrusu, dünyada rahat yaşamak için aptal olmak lazım. Fakat aptal olmaktansa biraz daha rahatsız yaşamak daha iyidir bence... Bilmem sen ne dersin..."

"Yalnız bir saadeti, hatta icap ederse zorla almasını bilelim."

"Etrafın seni sıktığı zaman kitap oku... Ben şimdiye kadar her şeyden çok kitaplarımı severdim. Bundan sonra her şeyden çok seni seveceğim ve kitapları beraber seveceğiz."

"Ne ise, arkadaşlara, (ama sahiden arkadaş olanlara) selam."

"İhtiyarladığımda çekilmez bir adam olacağım hakkındaki iltifatına teşekkür ederim. Ama bu tahminin doğru çıkmayacak sanırım. Çünkü ihtiyarlayacağımı kim söyledi. Ben hep genç kalacağım!"



Şarkı: Björk - Bachelorette

- P.


19 Kasım 2014 Çarşamba

BookTag #2 Would You Rather? / Hangisini Seçersin?

Would You Rather? Hangisini Seçersin?

Herkese yeni bir tag ile merhaba, @glorrrybooks beni bu eğlenceli Tag'e mimlemiş. İki seçenekten birini seçiyorsunuz ve bir ömür o seçeneğe sadık kalıyorsunuz. Aynı yola çıkan iki kapıdan birini seçerken bile zorlanan, kararsız bir yapıya sahip ben için oldukça zor bir etkinlik. :)

Hadi Başlayalım.



1) Çok kitaptan oluşan serileri mi yoksa tek kitapları mı tercih edersin?

Lise dönemimin büyük kısmını seri kitapları okuyarak geçirdim, hala da çok severim seri kitaplarını. Genellikle sürükleyici oluyorlar, onları okurken dünyadan soyutlanıyorum ve inanılmaz keyif alıyorum. Sonra sınava hazırlanmam gerekti ve kitap okumalarım aksadı. Şimdi üniversitedeyim ve farkında olmadan tekli kitapları seçtiğimi gördüm. Artık klasiklere, ölmeden önce okunması gereken ve insana bir yön kazandırdığına inandığım kitaplara daha çok ilgi duyuyorum. Tabii arada kafa dağıtmak için serilere başvursam da onlara hayatımda büyük yer verdiğimi düşünerek, tek kitaplar diyorum. :)

2) Sadece kadın yazarları okumak mı yoksa erkek yazarları okumak mı?

Bu soruya cevap vermek zor oldu, severek okuduğum kitapları tarttığımda genelde erkek yazarlar olunca ben erkek yazarlar diyorum. :) (J.K Rowling'e ihanet etmiş gibi hissediyorum kendimii)

3) Kitapçıya gidip kitap satın almak mı yoksa internet üzerinden sipariş vermek mi?

İnternet üzerinden çok sipariş vermeme ve indirimlerden faydalanmama rağmen, dokunarak inceleyerek satın almak çok başka diyorum ve kitapçıya gidip satın almayı seçiyorum.

4) Sinemaya uyarlanan kitaplar mı yoksa diziye uyarlanan kitaplar mı?

Game Of Thrones'u dört gözle, ayıla bayıla beklememe rağmen sinemaya uyarlanan demek istiyorum. Bir kitap beşe ona bölünmesin, heyecanla gidelim sinemada o geniş ekranda izleyelim ve vizyon tarihi kovalayalım. Her ne kadar insanlar kitapların filme uyarlanmasını sevmeseler de, ben severek okuduğum bir kitabı vizyonda görmeye bayılıyorum. Bazılarını beğenmiyor olsam da.

5) Günde beş sayfa kitap okumak mı yoksa haftada beş kitap bitirmek mi?

İkisi de değil. Beş sayfa çok az, beş kitap çok fazla... Beş kitap olunca iş keyfini çıkarmaktan çok tüketmeye giriyor bence, insan tadına varmalı ve o keyfi hemencecik bitirmemeli bence. Evet kitabı bırakamayıp bir solukta bitirdiğim çok oluyor ama ben günde beş sayfayı istemeyerek seçiyorum. :)

6) Profesyonel bir yazar olmak mı yoksa profesyonel bir eleştirmen olmak mı?

Kitap eleştirileri yapıp yazar olmayı seçmek komik olur değil mi, ama cevabım profesyonel bir yazar olmak. İçimde dağlar denizler kadar yazma isteği mevcut. :) Eserler ne kadar başarılı veya kötü olursa olsun, bir insan onu yazabilmişse her türlü tebrik etmek lazım. Yazmak zor, eleştirmek kolaydır.

7) En sevdiğiniz kitabı tekrar tekrar okumak mı yoksa hergün daha önce okumadığınız bir kitabı okumak mı?

Her gün daha önce okumadığım bir kitabı okumak, çünkü ilkini seçersem belki en sevdiğim olacak başka bir kitabı bulma şansımı kaybederim. :) Ayrıca onu defalarca okuyup benim için sıradan bir hale getirmek istemem. Bırakayım da tadı damağımda kalsın.

8) Kütüphanede çalışmak mı yoksa kitap satıcısı olmak mı?

Elbette kitap satıcısı olmak! İnsanlara tavsiyeler vermek, kitaplar hakkında yorum yapmak ve sessiz kalmak zorunda olmamak; müthiş bir şey. :) Ayrıca masalar olsun, insanlar oturup rahat rahat inceleyebilsin kitapları, ya da dilediklerini okusunlar. Ben de yanlarına sıcak bir şeyler ya da tatlı getireyim. :) (Sanırım glorrry ile bilmeden ortak bir hayal kurmuşuz :))

9) Favori türünüzde kitaplar okumak mı yoksa favori türünüz haricindeki her türden kitaplar okumak mı?

Ben aşk severim, distopya aşığıyım diye bir tür belirleyemedim kendime. Favori kelimesini zaten ne yemeklerde, ne şarkılarda ne kitaplarda hiç kullanamadım. En başından dedim kararsızım diye. Nasıl kulağıma hoş gelen her şeyi dinliyorsam, gözüme de hoş geleni okurum ve onlar benim en sevdiklerimdir. Cevap o yüzden favori türünüzde kitaplar. :)

10) Sadece basılı kitap okumak mı yoksa sadece e - kitap okumak mı?

Teknoloji yeteri kadar hayatımızda var zaten, ben hala okurken kitabı koklarım. :) Basılı kitapların büyüsü diyorum.



bu da şarkımız, keyifli dinlemeler.

- P.


18 Kasım 2014 Salı

Kitap İncelemesi - 13: Deliduman, Emrah Serbes



Deliduman
Emrah Serbes
İletişim Yayınları
351 Sf

Yazar Hakkında: Emrah Serbes, 1981 Yalova doğumlu genç yazar. Daha önce İletişim Yayınları tarafından yayımlanmış iki Behzat Ç. romanı, Her Temas İz Bırakır (2006), Son Hafriyat (2008); bir hikaye kitabı Erken Kaybedenler (2009) ve serbest metinleriyle hikayelerinden oluşan bir seçki Hikayem Paramparça (2012) bulunmaktadır.





Kitabın Konusu: Deliduman romanında, 17 yaşındaki Çağlar İyice'nin hayatı, onun kırgın ve öfke dolu iç sesiyle biz okuyuculara sunuluyor. Tutamadığı sözlerle insanları kandıran Belediye Başkanı dayısı Altan'a, depresyon eşiğindeki annesine ve terkedildiği eski sevgilisine duyduğu nefret ve kırgınlıkla ilerleyen kitapta, bir yandan da unutamadığı dedesi, en yakın arkadaşı Mikrop Cengiz ve hayatındaki en değerli varlık kız kardeşi de ona eşlik ediyor. Kız kardeşini dansıyla meşhur etme çabası ve gezi parkı direnişi ile harmanlanan Deliduman, sizlere enfes bir tat sunacak.

16 Kasım 2014 Pazar

Müzik Listesi #3

Gönderilerde paylaştığımız şarkılardan oluşan üçüncü müzik listemiz dinlenmeye hazır, buyrun efendim:


  • Dido - White Flag
  • The Beatles - Yesterday
  • 30STM - The Kill
  • The Pierces - Three Wishes
  • Jehan Barbur - Gidersen
  • Unutursam Fısılda ( Farah Zeynep ) - Gel ya da Git
  • Tori Amos - Winter
  • Lotte Kestner - I want You
  • The Civil Wars - Dance Me To The End Of Love
  • Mogwai - Take Me Somewhere Nice


- P.

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...